İktidarın ‘Ast Aklı’ Kobanê’nin ‘Üst Aklı’na Yenildi

Nejat için yazılar

Celal Başlangıç

YD’den daha üst bir akıl var’ demesi aslında bir yenilmişliğin ifadesi. Evet PYD’de üst bir akıl var ama bu adalete, özgürlüğe, ‘gelecek güzel günlere’ inananların “üst aklı”. Çok istedi ama bir türlü düşüremedi Kobanê’yi. Rojava’nın iradesini teslim alamadı. Siyasi ve ideolojik önderliğini boşa çıkaramadı PYD’nin. YPG’nin terörist olduğuna kimseyi inandıramadı. “Esed rejimiyle işbirliği yapıyor” dedi de… PYD lideri Salih Müslüm’n verdiği yanıtın altında kaldı: “Siz Esad’la kebap, lahmacun yerken biz Suriye zindanlarında işkence görüyorduk!” Çok şaşırdı bu kadar direnmesine Kobanelilerin. “Düştü, düşüyor” demişti, yalancı çıktı bir kez daha. Sonunda bir sebep buldu yanılmasına: “PYD’den daha üst bir akıl var.” Ha şunu bileydin. Evet, evet, var. Allah için de var, kul için de var! Bildiğin gibi değil ama, var. Bir “üst akıl” olduğunu anlamışsın da, kaynağını pek görememişsin. Belli ki “aklın üstünde” buzağı arıyorsun. Oysa hiç gerek yok. Sebebini bulmak çok kolay o “üst aklın.” Ne komplo teorisine ne de teorinin komplosuna ihtayaç var. Halkına inanlara özgüdür o “üst akıl”; adalete, özgürlüğe, eşitliğe, “gelecek güzen günlere” inananlara özgüdür. Kürdüyle, Arabıyla, Türkmeniyle, Ermenisiyle, Süryanisiyle, Çeçeniyle insanların bir arada yaşayabilecekleri bir ülke kurmayı hayal edenlerde vardır o “üst akıl.” “Tek millet, tek devlet, tek dil, tek din, tek mezhep, tek ırk” diye diye “teklemeden” siyaset yapabilenlerde olur o “üst akıl.” Üst akıl, anayasasına “Din, dil, ırk, inanç, mezhep ve cinsiyet ayrımının olmadığı, eşit ve ekolojik bir toplumda adalet, özgürlük ve demokrasinin tesisi için (…) bizler demokratik özerk bölgelerin halkları; Kürtler, Araplar, Süryaniler (Asuri ve Arami), Türkmenler ve Çeçenler olarak bu sözleşmeyi kabul ediyoruz” diye başlayabilmektir. Herkesi farklılıklarıyla kabul edenler, tüm renkleri zenginliği sayanlar, farklı olanı tektipleştirmeyenler, ötekileştirmeyenler “üst akıllı” olabilir ancak. Beşyüz yıldır iki, yüz yıldır dört parçaya bölünmüş bir halkın varolma savaşını bütün bölge egemenlerine ve emperyalist güçlere karşı sürdürebilme direncidir “üst akıl.” Bunca yıllık ret, inkar ve asimilasyon politikalarına rağmen dilini, kültürünü, mevcudiyetini ayakta tutma becerisidir “üst akıl.” Bir zamanlar “Norşin”in Türkleştirilmesine karşı çıkar görünüp bugün Kobane’yi “Ayn El Arap”laştırma sahtekarlığına düşmemektir “üst akıl.” Bir devrimin lideri olsa da, ülkesine saldırı varken çocuğuna “sakat raporu” almayıp, cepheden gelen cenazesini toprağa verenlere aittir o “üst akıl.” Üst akıl genellikle; çocuğuna bir vakıf kurup Kobanê Belediyesi’nin, Rojova özerkliğinin kamu mallarını yağmalamayanlarda görülür. Rant peşinde koşmayanlara, kupon arazi emlakçılığı yapmayanlara özgüdür o “üst akıl.” Sıfırlanacak haksız serveti olmayanların hakkıdır “üst akıl.” Denizde “gemicikler”, sahilde “villacıklar” peşinde koşmak yerine, taş taş üstünde kalmayan ülkesinin insanlarını yarının dünyasında eşit ve özgür bireyler olarak var etme savaşıdır “üst akıl.” IŞİD vahşetine karşı bedenini bombaya dönüştüren Arjin Soran’ın cesaretidir “üst akıl.” Deniz Gezmiş’lerin avukatı Niyazi Ağırnaslı’nın torunu bir sosyolog olarak ülkesinin en seçkin üniversitesinden çıkıp, Kobane’de YPG saflarında ölümüne gerilla olma kahramanlığıdır o “üst akıl.” Soykırıma uğrayan devrimci Ermeniler adına Paramaz’ı, bu topraklarda kıyıma uğrayan bütün halklardan biri olarak Kızılbaş’ı kendine ad olarak seçip onları Kobanê’ye götürmekti bir başka “üst akıl.” Sadece Deniz Gezmişler’in Mahir Çayan’ların, İbrahim Kaypakkaya’ların değil, Türkiye’nin ilk koministlerinden Mustafa Suphi’nin Suphi’sini, Ethem Nejat’ın Nejat’ını almaktan gelir o “üst akıl.” Hani; Marks’ını, Engels’ini, Lenin’ini, Che’sini, Castro’sunu ve daha nicelerini saymayayım ki karışmasın o “alt aklın.” Yani tam da anlayamadın “üst aklı.” Aslında, kendini kurnaz, alemi sersem sananların “aşağılık akıl kompleksi”ne kapılmasını sağlamaktır “üst akıl”. İşte bu yüzden kendini “mutlak iktidar” gören despotların “ast aklı”, tarih boyunca eşitlik, adalet ve özgürlük isteyenlerin “üst aklı”na hep yenilmiştir.